Anne babaların en çok merak ettikleri şeylerden biri çocuklarının ne zaman konuşacağıdır. Bütün kültürlerde çocuklar ilk sözcüklerini genelde 12-18. aylarında söylemeye başlarlar. Genellikle yürümenin yoğun olduğu dönemlerde konuşma çabalarında yavaşlamalar görülür. Bu son derece normal bir durumdur. Çünkü yürüme macerası bebeğiniz için daha eğlenceli bir durumdur. Çocuğun konuşması yaşından beklenenden çok geri ya da konuşma gelişimi açısından çok daha yavaşsa, o çocuğun konuşması gecikmiş konuşma olarak adlandırılır. Sözcük sayısı az olabilir, cümle kurmada zorlanabilir. Daha çok jest ve işaretlerle kendini ifade etmeye çalışır.
Bebeğimizin konuşmaya daha rahat geçmesi için yapabileceğimiz en önemli şey onunla doğumdan itibaren tane tane ve yavaş bir şekilde konuşmaktır. Annenin bebeğine bakıp gülümsemesiyle başlayan iletişim bebeğin bir tepki vermesiyle çift taraflı hale dönüşür. İlk aylardaki bu sözsüz iletişim bebek büyüdükçe şekil değiştirerek sözlü bir hal alır. Üçüncü aylarında bebekler daha çok sesli harflerin duyulduğu agulamalara başlarlar. Seslerinden aç mı ya da kızgın mı oldukları rahatça anlaşılır. 5-6 aylık bebekler sesli oyuna başlar. Tekrar eden anlamsız heceler (de-de, ba-ba, ma-ma gibi) çıkartır. 9-12 ay arası bebekler ses mekanizmalarını daha iyi kontrol edebildiklerinden hisleriyle sesleri arasındaki paralellik artar. İlk senenin sonuna doğru bebekler lisanın vurgularını, sesleri ve bunu iletişim aracı olarak kullanmayı öğrenir. İlk anlaşılır kelimeler 12-18 ay arası ortaya çıkar. Ancak bu dönemde bebek daha önce kullandığı anlamsız lisanı tamamen elden bırakmaz, kelime haznesi genişleyene kadar bu sistemden yararlanmaya devam eder. Şunu da unutmamak gerekir ki bebekler bireysel farklılıklar gösterir. Birinin belli ayda yaptığını diğeri de aynı zamanda yapacak diye bir şart yoktur.
Konuşma bozukluğu toplumun %3-10'unu etkiler, erkek çocuklarda kızlara oranla 3-4 kat daha fazladır. Eğer çocuğun çevresinde ilgisini çeken, dil ve konuşma becerisini destekleyen bir ortam yoksa dil gelişimi daha yavaş olabilir. Uyarım eksikliği konuşmada gecikmeye yol açabilir. Mutlaka çocukların oyun oynamasına ve konuşmasına uygun ortamlar yaratılmalıdır. İki dil konuşulan ev ortamları, baskıcı aile tutumları ve düşük sosyoekonomik düzey gibi çevresel faktörlerde konuşmanın gecikmesine neden olabilir.
Konuşma gecikmesinin altında zeka gerilikleri, işitme bozuklukları ve otizm gibi bazı psikiatrik sorunlar da yatabilmektedir. Erkek çocuklarda daha sık olarak gelişimsel dil geçikmesi de görülebilmektedir. Bu çocukların ailelerinde de benzer vakaların varlığı söz konusudur. Bu çocuklar yaşıtlarından daha yavaş da olsa gelişimde yaşıtlarını yakalayabilmektedir. Yine psikososyal yoksunluğa maruz bırakılan çocuklarda da konuşma gecikmesi ortaya çıkabilmektedir. İlk 3 yaşta uzun süre televizyon karşısında bırakılan çocukların hem sosyal iletişimleri bozulmakta hem de konuşma becerileri gelişememektedir. Bir çocuk 2-4 aylıkken çevresindeki kişilere veya oyuncaklara ilgi göstermiyorsa, 9 aylık olana kadar agulamıyorsa, 1 yaşında kendi ismini ve bazı basit komutları algılamıyorsa, 2 yaşında emir kipi içeren “kapı aç”, “anne gel” gibi iki kelimeli cümle kuramıyorsa, 3 yaşında soru soramıyor ve diğer çocuklarla iletişime geçemiyorsa konuşma gecikmesi açısından değerlerdirme yapılmalıdır.
Konuşma ve dil gelişimlerini hızlandırmak için:
• Çocukla ilgilenmek ve sevildiğini hissettirmek,
• Sık konuşmak hikaye ve masal anlatmak, ninni ve tekerlemeler söylemek,
• Hikaye ve masal kitapları okumak ve onlar üzerine konuşmak,
• Çocuklarla kaliteli vakit geçirip yaşına uygun oyunlar oynamak,
• Çocukların yaşıtları ile vakit geçirip oynamasını sağlamak,
• Çocuğun konuşma ve sesli mesajlarını dinlemek ve uygun cevapla vermek,
• Konuşurken nesneler ile ilgili açıklayıcı bilgi vermek, "Kırmızı arabanla oynayalı mı?, Sarı kazağını mı giyersin?" gibi,
• 3 yaşında önce TV seyrettirmemek daha sonrada uzun süre karşısında durmasına izin vermemek,
• Çocuğun işaretle gösterdiklerini sözel olarak anlatmaya yönlendirmek,
• Çocuğun anlattıklarına değer vermek ve sessiz bir ortamda onun anlattıklarını dinlemek yararlı olacaktır.
Uzm. Klinik Psikolog Merve TOMBUL
Yorumlar